Gündem

NSU davasında ödül gibi cezalar

Almanya’da 8 Türk’ü öldüren Nasyonal Sosyalist Yeraltı (NSU) terör örgütü davasında karar açıklandı. Sanık Beate Zschaepe ömür boyu hapis cezasına çarptırılırken, diğer sanıklara ödül gibi cezalar verildi. İkinci Dünya Savaşı sonrası en büyük yabancı düşmanlığı motivasyonlu cinayetlerde cevaplanmayan birçok soru var. Şimdi merak edilen şey, devlet gerçekleri ortaya çıkartmak için bu soruların üzerine gidecek mi?

Almanya’da İkinci Dünya Savaşı sonrası dönemdeki yabancı düşmanı motivasyonlu en büyük cinayet serisi NSU cinayetleridir. Aşırı sağcı NSU terör hücresi, cinayet serisine 11 Eylül 2000’de başladı. Ancak kurbanların isimleri zikredilmediği için kamuoyu isimlerle çok sonra tanıştı. Enver Şimşek, Abdurrahim Özüdoğru, Süleyman Taşköprü, Habil Kılıç, Mehmet Turgut, İsmail Yaşar, Theodoros Toulgarides, Mehmet Kubaşık, Halit Yozgat ve Michèle Kiesewetter. O tarihe kadar bilinen son kurban 6 Nisan 2006 tarihinde katledildi. Öldürülen kurbanların 8’i Türkiye, biri Alman, biri ise Yunanistan kökenliydi. Kurbanların tamamının aynı silahla vurulduğu açıklandı. Soruşturmayı yürüten emniyet birimleri cinayetleri aydınlatmada fazla ilerleme sağlayamadı, eylemlerin uyuşturucu mafyasıyla, aile içi sorunlarla bağlantılı olduğu üzerine yoğunlaşıldı ve hatta ailelere psikolojik baskı yapılarak onların travma yaşamasına sebep olundu.

Edathy istifa etmek zorunda bırakıldı
Meclis Araştırma Komisyonu başkanı Sebastian Edathy, “Bana en çok dokunan, maktul yakınlarının yıllar boyunca iki defa mağdur durumuna düşürülmesi oldu. İlki tabii ki yakınlarını kaybettikleri zaman, ikincisiyse emniyet güçlerinin yıllar boyunca bu kişilerin cinayetlerle bağlantısı olduğundan şüphelendikleri için” diye ifade etmişti. Edathy, cinayetlerdeki şüpheleri sıkça dile getiren ve bazı gizli kalması istenilen bilgileri ortaya çıkarmaya gayret gösteren bir kişiydi. Bilgisayarında uygunsuz çocuk görüntüleri ele geçirildiği için istifa etmek zorunda bırakıldı.

NSU katliamı “Dönerci Cinayetleri” diye küçümsendi
Cinayetlerin ırkçı motiflerle işlenebileceği ihtimali üzerinde durulmadı. Cinayetin kurbanları genelde dönerci dükkanı sahipleri gibi küçük işletme sahipleri olduğu için bu seri cinayetler ana akım medyada ahlaksızca “Dönerci Cinayetleri” olarak tanımlandı. 2011 yılında bu tanımlama Almanya’da “Yılın en kötü ifadesi” seçildi. Hatta bu cinayetlerin ardında “Türk mafyası, Kürt mafyası, uyuşturucu, kara para, haraç, organize suç” diye tanımlayan emniyet güçleri vardı. Cinayetlerin ırkçılık temelinde işlendiğinin anlaşılmasının ardından, mağdurların ailelerine 10’ar bin avro tazminat ödenmek istendi. Ancak bu meblağı kabul edenlerden sosyal yardım alanların, sosyal yardımları kesildi.

NSU failleri gerçekten intihar mı etti
4 Kasım 2011’de Thüringen Eisenach’ta iki kişinin; Uwe Böhnhardt ve Uwe Mundlos başarısız bir banka soygunu girişimi sonucunda kaçtıkları araçlarında polis tarafından sıkıştırılınca, teslim olmak yerine intihar ettikleri duyuruldu. Ancak bu sadece resmi açıklamaydı. Böhnhardt ve Mundlos’un gerçekten intihar edip etmedikleri konusunda hala şüpheler giderilmiş değil. Mermi kovanlarını vs. araştıran uzmanlar arasında bu konuda ciddi şüpheler dile getirildi. Bunlar arasında olan bir uzman sonradan esrarengiz bir şekilde hayatını kaybetti. Araçta yapılan aramada, daha evvel Heilbronn’da öldürülen polis memuru Michèlle Kiesewetter ve aynı olayda ağır yaralanan ekip arkadaşının silahları bulundu. 26 Nisan 2007’de Heilbronn kentinde Michèle Kiesewetter adlı polis memurunun vurulması ilk etapta ırkçı seri cinayetlerle ilişkilendirilmedi. Olaydan tam dört buçuk yıl sonra bu cinayetin de diğer ırkçı seri cinayetlerin bir parçası olduğu tesadüfen ortaya çıktı. Uwe Böhnhardt ve Uwe Mundlos’un Nasyonal Sosyalist Yeraltı Örgütü (NSU) adlı aşırı sağcı bir terör hücresinin üyeleri olduğu ve seri cinayetlerde parmağı olduğu medyaya gönderilen bir video kaydı ile öğrenildi.

Almanların yeni öteki korkusu
Müdahil avukatı Mehmet Daimagüler, “Öfkelenmek yetmez! Devletimiz başarısızlığa uğradı. Artık sıra bizde. NSU davasındaki mütalaam” isimli kitabında bu davayı en ince ayrıntısına kadar işledi. Mehmet Daimagüler, NSU davası için “Almanya Federal Cumhuriyeti tarihinin en önemli ceza davalarından biri, ülke ve toplum olarak kendimizi algılayışımızı şüpheye düşürüyor” diye ifade etti. Daimagüler, şansölye Merkel’in olayları aydınlatmaya yönelik tutmadığı sözünü ele alarak devletin aradan geçen zamanda iyi bir şekilde belgelenmiş olan başarısızlığı üzerinden toplumsal sorumluluğa işaret etti. Daimagüler ses getiren kitabında ikinci bir NSU vakasını engellemek söz konusu olduğunda Alman toplumunu bekleyen zorluklardan bahsetti ve o noktada “Almanların yeni öteki korkusuna” değindi. Irkçılığa karşı verilen mücadelede “vurdumduymazlık ve körlük” nedeniyle başarısızlığa uğramamak için ırkçılıkla “isyanın acı verdiği” yerde savaşmaktan daha azının yapılmamasını talep etti.

Kamuoyu oyalandı, kurbanlar hayal kırıklığına uğradı
Daimagüler ve konuyu yakından izleyen birçok gazeteci ve gözlemci NSU davası şu şekilde yorumladı: “Kurumsal ve toplumsal ırkçılık hakkında konuşmanın imkansızlığı artık aşikar. Anayasayı Koruma Dairesi’nin suç ortaklığı gizlenemez hal aldı. Organize Neonazizmi göz önünde tutarak somut bir şekilde NSU ağına ve muhbir ve ajanların destekçisi haline gelen bir yapı mevcut artık Almanya da. İçişleri Gizli Servisi’nin tutumu genel olarak sorgulama olması gerekirken, NSU ile ilgili soruşturmalardaki tutumu susmak, yok etmek, yok saymak, delil karartmak diye de özetlenebilir.” Birçok kişi ırkçı terörün kurbanları için Almanya’da adaletin olmadığını dile getirdi. NSU terörü kurbanlarının yakınları ve hayatta kalan kişiler son yıllarda onlar için önemli olanın verilecek cezanın ayrıntıları değil, olayların açığa çıkarılması olduğunu belirtmişlerdi. Olayları aydınlatmaya dair verilen sözlerin içinin ne kadar boş olabileceğine ve bu davaya dair umut dolu beklentilerin nasıl boşa çıktığına bir kez daha şahit olduk.

Dava burada kapanmayacak
Kurbanların ailelerinin avukatları şunları dile getirdi: “Olayları kendimiz aydınlatmak zorundayız ve bunu yapacağız. NSU kompleksini meydana getiren her şeyi belki öğrenemeyeceğiz. Ama boşlukları doldurmak için mümkün olan her şeyi yapacağız. Bu bizim için şu anlama geliyor: Dava burada kapanmayacak.” Onlar bunu derken umarız çok şey ümit etmezler.

Sanık Beate Zschäpe susmayı tercih etti
Baş sanık Beate Zschäpe başlangıçta hiç konuşmamayı tercih etti. Gözlemcilerin soğuk, duygusuz ve mesafeli olarak nitelendirdiği 1975 doğumlu Zschäpe, dava başladıktan iki buçuk yıl sonra suskunluğunu bozdu. Bu davanın gidişatında bir dönüm noktasıydı. Zschäpe böylece kendine yöneltilen suçlamaları temelde teyit etmiş oldu. Ancak Zschäpe kendisi için belirleyici bir noktayı reddetmeye önem gösterdi ve işlenen 10 cinayet hakkında daha önce hiçbir bilgisi olmadığını iddia etti. Davacı olan kurban yakınları ise, son ana kadar Zschäpe’den babaları, oğulları ya da kardeşlerinin NSU tarafından hangi sebeple öldürüldüğü yönünde bir açıklama gelmesini boşuna beklediler.

İstihbarat teşkilatları ne iş yapıyor
Federal Meclis’te ve çok sayıda eyalet parlamentosunda, NSU vakasında güvenlik makamlarının olası hatalarının gün ışığına çıkarılabilmesi için araştırma komisyonları kuruldu. Federal Meclis’in araştırma komisyonunda yer alan milletvekilleri Federal Başsavcı Herbert Diemer’i, Anayasayı Koruma Teşkilatı’nın NSU cinayetleriyle olası bağlantılarını gizlemek amacıyla, bazı ipuçlarını yeterince takip etmemekle suçladı. Anayasayı Koruma Teşkilatı’nın NSU vakasındaki kuşkulu rolünün açıklığa kavuşturulması için, özellikle kurban yakınları ve avukatları dava boyunca birçok kez çaba gösterdi, ancak bir sonuç elde edemedi. Kesin olan bir nokta var, o da Zschäpe, Böhnhardt ve Mundlos’un, kendilerini gözetleyen sözde Anayasayı Koruma Teşkilatı görevlilerinin gözleri önünde ortadan kaybolmayı başarabilmiş olmaları.

Bağlantı adamları
Federal Almanya Cumhuriyetinde toplam 19 istihbarat örgütü var. Bunların üçü federal düzeyde, 16’sı ise eyalet düzeyinde faaliyet yürütüyor. V-Mann, yani “Bağlantı adamları” adı verilen ve para karşılığı Neonazi çevrelerinden Alman istihbaratına bilgi sızdıran kişiler de araştırmaları aydınlatmaya yardımcı olmadı. Bu kişilerin ne kadar güvenilir olduğu ise tartışılması gereken başka bir nokta. Hatta bazı uzmanlar, devlet bu V-Mann’lar üzerinden Neonazi teşkilatları örneğinde olduğu gibi, birçok aşırı örgütlerin kurulmasına ve güçlenmesine maddi destek sunduğunu ifade etti.
Meclis Araştırma Komisyonu üyesi Clemens Binninger, “Ağır suçlar işlemiş, hapisten yeni çıkmış kişilerin bağlantı adamı olarak alındığına tanık olduk. Suç sicili olan bir insanın güvenilir bilgiler taşıyacağına inanmak bence saflıktan başka bir şey değil” diye konuştu.

Şüpheli ölümler serisi
NSU davası şahitlerinden yedi kişi şüpheli şekilde can verdi. İlginç ölüm hikayeleri söyle; Arthur isimli şahit 2009’da intihar etti ve arabası yanmış şekilde bulundu, Florian adlı eski Neonazi 2013’de intihar etti, istihbaratın muhbiri olan Richter 2014’de şeker hastalığından öldü, Melissa isimli şahit 2015’de kaza sonucu hastalıktan öldü ve onun eski nişanlısı olan Sascha 2016’da intihar etti, 2015’de şahitlik yapması gerekirken ağır hastalık geçirerek şahitlik yapamayan Lieselotte 2016’da öldü. En son ölüm ise Mayıs 2013’ten bu yana yargılanan Zschape’nin yakın arkadaşı ve 90’lardan bu yana neonaziler içerisinde bulunmuş olan 1970 doğumlu Corinna’nın ölümü. Şubat 2017’de ölen Corinna’nın cenazesi yakıldı, otopsi imkansız hale geldi ve ölüm nedeni hala net değil. Bu ölümler tesadüf olarak lanse edilse de Alman istihbaratının NSU cinayetleri ile kirli ilişkisi inkar edilemez bir gerçek.

NSU’nun karanlık sis perdesi kalkmadı
NSU ile ilgili bilgiler bulunduğu tahmin edilen bir rapor olduğunun ortaya çıkmasının hemen ardından, belgenin mahkeme kararıyla 120 yıl erişime kapatılması şüpheleri artırdı. NSU ile ilgili olabilecek pek çok istihbarat dosyasının mahkemeye açılmaması veya imha edilmesi nedeniyle istihbarat örgütleri ve NSU arasındaki ilişki hala aydınlatılamadı. Bu davada 5 NSU sanığını 14 avukat savundu, 93 mağduru ise 60 avukat temsil etti. 400’den fazla duruşma 765 tanık ve 56 uzman dinlendi. Davada 814 tanık, 42 uzman dinlendi. Tanıklardan 6’sı ya ‘ani’den öldü ya da ‘intihar’ etti. Davalı sanıkların sık sık reddi hakim talebinde bulunması nedeniyle de dava süresince 5 hakim değişti. 5 yıl süren mahkeme boyunca, 600 kişinin sorgulanmasına ve dört yıl boyunca birçok delilin toplanmasına rağmen, yukarıda da bahsedildiği gibi, NSU’ya ait en önemli sorular aydınlatılmadı.

***

Adalet yerle bir

-Baş sanık Beate Zschäpe “10 cinayet, terör örgütüne üye olmak ve kundaklama” suçlarından müebbet hapis cezasına çarptırıldı. Diğer sanıklardan Ralf Wohlleben örgüte silah temin ettiği gerekçesiyle “cinayete yardım ve yataklık etmek” suçundan 10 yıl hapis cezası aldı ve geçen günlerde serbest bırakıldı.
-Holger G. “terör örgütüne destek vermek” suçundan ve Carsten S. “dokuz cinayette yardım etmek” suçundan üçer yıl hapis cezasına çarptırıldı. “Terör örgütüne destek vermekten” suçlu bulunan Andre Eminger ise 2 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırılmasına rağmen hakkındaki tutuklama kararı kaldırıldı.
-Kararlar mahkeme salonunda açıklanınca, duruşmayı izleyen aşırı sağcılar kararı ayakta alkışladı. Buradan da anlaşıldığı gibi bu kararlar hiçbir şekilde adaletli değildi.
-Salonda bulunan kurbanların ailelerinde tekrar bir yara açtı. Adaletin yerle bir olduğunun kanıtıydı bu kararlar.

Cevaplanmayan sorular

-Irkçı cinayetlere kurban giden insanlar nasıl ve kimler tarafından seçildi?
-NSU örgütünün ağı hangi büyüklükte?
-Bu örgüte arka planda daha başka hangi kişiler ve yapılar destek verdi?
-İlgili devlet birimleri bu Neonazi yapıyı bu kadar sene nasıl finanse etti ve hangi amaçlarla büyüttü?
-Devlet gücünü kötüye kullanan bu şahıslar kimlerdir ve bu şahıslar hukuken nasıl yargılanacak?
-Şüpheli bir şekilde ölen birçok önemli tanığın gerçek ölüm nedeni aydınlatılacak mı?
-Devlet gerçekleri ortaya çıkarmak için bu cevaplanmayan soruların üstüne gidecek mi? Yoksa devlet, mahkemenin vereceği bu kararla tüm hukuksuzlukları kabul mü edecek?

Filiz İşler
23 Temmuz 2018

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu