Kültür-Sanat

İstanbul’da ecdat yadigarı 101 eser restore edildi

İstanbul Vakıflar 1. Bölge Müdürlüğü, 2009 yılından bu yana kentte 205 tarihi yapının 101’inin restorasyon çalışmasını, 104’ünün de proje çizimini tamamladı.

İstanbul ve Tekirdağ’da çalışmalarını yürüten Vakıflar 1. Bölge Müdürlüğü, cami, külliye, medrese, çeşme, müze, kütüphane, imaret, hazire, türbe gibi ecdat yadigarı eserleri aslına uygun ihya ederek geleceğe taşımak için çalışmalarına titizlikle devam ediyor.

Bu kapsamda, 2009 yılından bu yana İstanbul’da Süleymaniye Camisi, Nuruosmaniye Camisi, Yıldız Hamidiye Camisi, Şehzadebaşı Camisi ve Nusretiye Camisi gibi selatin camiler ile Mısır Çarşısı’nın de aralarında bulunduğu 101 eser, restore edilerek yeni görünümüne kavuştu. Onarım çalışmalar için yaklaşık 466 milyon liralık harcama yapıldı.

Restorasyonu en maliyetli olan 10 eser sırasıyla şu şekilde: “Edirnekapı’daki Mihrimah Sultan Camisi-46 milyon, Sümbül Efendi Külliyesi-45 milyon, Nusretiye Camisi-40 milyon, Süleymaniye Camisi-31 milyon, Nuruosmaniye Camisi-26 milyon, Fatih Camisi ve 1. Mahmut Kütüphanesi-24 milyon, Mısır Çarşısı-21 milyon, Yıldız Hamidiye Camisi-20 milyon, Beşiktaş Şeyh Yahya Efendi Camisi ve Müştemilatları-20 milyon, Fatih Karadeniz Medresesi-19 milyon lira.”

2020’de 18 eserin restorasyonuna başlanacak

Sultanahmet Camisi, Beyoğlu Arap Camisi ile Büyük ve Küçük Mecidiye camilerinin yer aldığı 104 eserin ise proje çizim çalışması tamamlandı. Sultanahmet Camisi, Beyazıt Camisi, Eminönü Yeni Cami, Teşvikiye Camisi ve Mercan Ağa Camisi’nin de aralarında bulunduğu 34 eserin restorasyonu, 26 eserin de proje çizimi devam ediyor.

Öte yandan, İstanbul’da 2020 yılında Dolmabahçe Camisi, Ali Paşa Camisi ve Abbas Ağa Camisi ile Nuruosmaniye Camisi’nin cümle kapıları ve 3. Osman Çeşmesi’nin aralarında yer alacağı 18 eserin restorasyon çalışmasına başlanması, 5 eserin de proje çiziminin yapılması planlanıyor.

Vakıflar 1. Bölge Müdürlüğü’nün çalışmaları kapsamında bulunan Tekirdağ’da ise 8 eserin restorasyonu, 9 eserin projelendirilmesi tamamlanırken 3 eserin ise onarım çalışmaları sürüyor.

İstanbul ve Tekirdağ’da restorasyon ve proje çizimi tamamlanan 222 tarihi yapı için yaklaşık 509 milyon lira harcandı.

“10 yılda 222 projelendirme ve uygulama çalışmamız oldu”

İstanbul Vakıflar 1. Bölge Müdürü Mürsel Sarı, AA muhabirine, Vakıflar Genel Müdürlüğünün iştigal sahasında bulunan eserlerin her birinin yüzyılları aşan tarihlere denk gelen önemli yapılar olduğunu ve bu emanetleri geleceğe taşımanın en asli görevleri olduğunu söyledi.

2002 yılından bugüne Türkiye’de yaklaşık 5 bin restorasyon çalışması yaptıklarını hatırlatan Sarı, şu bilgileri verdi: “En büyük bölgelerden bir tanesi İstanbul Bölge Müdürlüğü. Tekirdağ da bölgemize bağlı. Son 10 yıl içerisinde 222 adet projelendirme ve uygulama olmak üzere çalışmamız oldu. Bunların toplam bedeli 509 milyon lira civarında. Şu anda da yine İstanbul ve Tekirdağ’da 63 adet uygulama ve restorasyon işi yürütüyoruz. Bunların da sözleşme bedelleri 300 milyon lira civarında.”

“Bütün selatin camilerin restorasyonu tamamlanacak”

Sarı, bir eseri restorasyona almadan önce onarıma ihtiyacının olup olmadığının gözlendiğini, röleve, restitüsyon ve restorasyon projeleri hazırlanıp ilgili koruma kurullarından onay alındıktan sonra ihalesi yapılarak uygulama aşamasına geçildiğini anlattı.

İstanbul’da yapılan restorasyon çalışmalarına değinen Sarı, “Geçtiğimiz yıllar içerisinde İstanbul’da Fatih Camisi, Süleymaniye Camisi, Nusretiye Camisi, Yıldız Hamidiye Camisi, Ortaköy’deki Büyük ve Küçük Mecidiye camileri gibi birçok önemli eser restore edildi. Şu anda da Beyazıt Camisi’nde restorasyon devam etmekte. Sultanahmet Camisi’nde de 2017 yılının Haziran ayından beri restorasyon çalışması var. Dolayısıyla bunlar da tamamlandığında neredeyse ‘selatin cami’ dediğimiz büyük camilerin restorasyonlarını tamamlamış olacağız.” diye konuştu.

İstanbul’da çok fazla tarihi yapı olduğu için restorasyon çalışmalarının bitmediğini, bütün eserleri restore edeceklerini belirten Sarı, önemli yapılardan biri olan Teşvikiye Camisi’nde de restorasyon çalışmasının sürdüğünü anımsattı.

“Mercan Ağa Camisi 2-3 ay içerisinde cemaatine kavuşacak”

Mürsel Sarı, Eminönü’ndeki Mercan Ağa Camisi’nin restorasyonunda sona gelindiğini aktararak, sözlerini şöyle sürdürdü: “1465’li yıllarda yapılan bir cami. Banisi bilinmemekte. Yangında harap olduktan sonra 1702 yılında tekrar restorasyonu yapılıyor. Daha sonra 1945’li yıllarda tekrar bir restorasyon yapılıyor. Yeterli bilinçte davranılmadığı için birtakım orijinalliklerini kaybetmiş oluyor. Restorasyonuna 2015 yılının 10 Temmuz’unda yer teslimi yaparak başladık. O günden bugüne restorasyon devam etmekte. Zemin kotunun indirilmesi, minarenin tamamlanması, içerisindeki ahşap taşıyıcıların güçlendirilmesi ve mukavemetli hale getirilmesi, zemin ahşaplarının döşenmesi, tavanının boyanması, son cemaat mahallinin orijinal haline getirilmesi, abdest alma mahallinin imar edilmesi, sarnıcın elden geçirilmesi gibi birçok imalat yapıldı. İnşallah 2-3 ay içerisinde, 2019 yılının aralık ayı gelmeden burada restorasyonu tamamlayacağız. Mercan Ağa Camimiz ayrı kaldığı cemaatine kavuşacak.”

“Büyük camilerde cemaat mağdur olmadan restorasyon sürüyor”

Yeni Cami ve Rüstem Paşa Camisi’nde restorasyon çalışmalarının sürdüğünü hatırlatan Sarı, “Büyük camiler mekansal olarak elverişli olduğu için ibadet mekanı oluşturuyoruz. Şu anda Sultanahmet Camisi şantiyedir. Altında çok ferah, temiz, nezih namaz kılınacak, ibadet edilecek mekanlar var. Tabii küçük camilerde bunu uygulayamıyoruz. Dolayısıyla cemaat de mağdur olmadan hem ibadet hem restorasyon işi devam ediyor.” dedi.

Restorasyonun çok meşakkatli ve uzun bir süreç olduğunu dile getiren Sarı, eserin özelliğine göre çalışmaların 1 ila 7 yıl gibi bir sürede tamamlanabildiğini kaydetti.

Sarı, restorasyona başlamadan önce projelendirme safhasının olduğuna işaret ederek, şu değerlendirmede bulundu: “Projelendirme safhasında görme imkanınız olmayan birtakım durumları ancak restorasyon sırasında görebiliyorsunuz. Örneğin, kubbeli bir camide kurşun kubbeyi kaldırdığınızda projelendirme safhasında görmediğiniz statik bir çatlağı görebiliyorsunuz. Ana kubbede ‘sıva raspası’ dediğimiz raspaya başladığınızda 7-8 kat boya üzerine sıva yapıldığını görebiliyor ve raspanın altından caminin orijinal dönemine ait kalem işlerine ulaşabiliyorsunuz. Yine minare restorasyonunda projelendirirken gözlemliyorsunuz, gerekli ölçümleri yapıyorsunuz. Minarenin 7-8 sıra taş sökülmesi, yeniden örülmesi şeklinde projelendirerek kuruldan onay alıyorsunuz. Fakat bu 7-8 sıra taşı söktüğünüzde bakıyorsunuz ki 3-5 sıra daha sökmeniz gerekiyor. Bunun üzerine projelendirip kurul onayı almak gibi birçok uzun safahatları var. Tabii bunlar da restorasyon süreçlerini uzatmakta.”
“Minimum müdahale maksimum koruma”

Restorasyonda ana prensibin minimum müdahale maksimum koruma olması gerektiğine dikkati çeken Sarı, “İstanbul’daki Süleymaniye, Sultanahmet, Beyazıt gibi selatin camiler çok nitelikli eserler. Bunlarda hata yapma lüksünüz yok. Bu tür eserlerin restorasyonu üniversitelerimizin ilgili bölümlerinden hocalarımızın oluşturduğu bilim heyetinin danışmanlığında yapılıyor. Tabii ki her proje ve uygulama öncesi kuruldan da onay alınıyor. Dolayısıyla birçok kontrol mekanizmasından geçerek bu restorasyon faaliyetleri devam etmekte.” diye konuştu.

Sarı, kayıp camilerin yeniden ihya edilmesi için de çalışma yürüttüklerini belirterek, özellikle Fatih’te önceden var olan fakat yerine farklı yapıların inşa edildiği kayıp camilerin de ihya çalışmalarına devam ettiklerini anlattı.

Sadece yurt içinde değil yurt dışında da tarihi yapıları ayağa kaldırma yönünde çalışma yaptıklarına işaret eden Sarı, sözlerini, “Ecdat yadigarı eserler çok önemli. Bunları geleceğe taşıma adına Vakıflar Genel Müdürlüğü olarak çalışmalara devam ediyoruz.” diye tamamladı.

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu