Haberler

DİTİB Genel Başkanı Türkmen’den hicri yeni yıl mesajı

DİTİB Genel Başkanı Kazım Türkmen, hicri yeni yılın başlaması dolayısıyla mesaj yayımladı.

DİTİB Genel Başkanı Kazım Türkmen, hicri yeni yılın başlaması dolayısıyla yayımladığı mesajında, tüm dünyaya esenlik ve barış getirmesini, kapanan kapıların açılmasına, yıkılan köprülerin yeniden onarılmasına vesile olmasını diledi.

İslam medeniyet tarihinin en büyük dönüm noktası olduğunu hatırlatan Türkmen, “Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.s)’in ve onun davasına destek olan Müslümanların, Mekke’den Medine’ye göç etmeleri olmuştur” dedi.

Türkmen, hicret zorluklarıyla ve sıkıntılarıyla hatırlanacak bir dert olarak değil, baştan sona örnek alınacak ibretlik bir ders olarak değerlendirilmesi gerektiğine vurgu yaparak, şunları kaydetti:

“İslam medeniyet tarihinin en büyük dönüm noktası, Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.s)’in ve onun davasına destek olan Müslümanların, Mekke’den Medine’ye göç etmeleri olmuştur.

Miladi 622 yılında meydana gelen bu kutlu yolculuk, imkanların daraldığı noktada yeni imkan arayışına girebilmenin kapısını aralayarak, müslümanların gerektiğinde yeni umutlara yelken açmalarının ilham kaynağı olmuştur.

Zamanın ve mekanın nesnesi değil öznesi olmak zorunda olan müslümanlar, gerekirse zaman nehrini lehine çevirmeli, inandığı değerler uğruna gerekirse yurdundan, memleketinden vazgeçebilmelidir.

Hicret, öncelikle Müslümanlara Allah’ın yeryüzünün geniş olduğunu hatırlatarak, hayatı sabit ve durağan değil, hareketli ve aktif yaşama gerekliliğini öğretir.

Hicret, en zor zamanlarda bile tedbiri elden bırakmamayı, rastgele ve gelişi güzel değil, planlı ve programlı adımlar atmayı öğretir.

Hicret, kul olarak elden gelenler yapılmadan, Allah’ın yardımının ulaşmayacağını, yani sağlıklı bir tevekkül anlaşınının nasıl olması gerektiğini öğretir.

Hicret, insanın daima yolcu olduğunu, bu yolculuktaki en değerli yol azığının ise sadık ve mert dostlar olduğunu öğretir.

Hicret, düşmanlarının bile kendisine “Emin/Güvenilir” dediği Hz. Muhammed (s.a.s)’in, can sınavından geçtiği bir ortamda bile, kendisine emanet edilen malların sahiplerine ulaşımı noktasında can pahasına adımlar atarak, müslümanın en zor şartlarda bile güven veren ve güven duyulan vasıflarını kaybetmemesi gerektiğini öğretir.

İnsan için doğduğu, büyüdüğü, geleceğe yönelik bir takım hayaller kurduğu, öldüğünde defnedilmek istediği yurdundan, yuvasından, ülkesinden, vatanından ayrılması elbette kolay değildir. Bununla birlikte Yüce Rabbimizin ilahi yasa gereği, her zorluğun yanıbaşında bir kolaylık var etmesi de (İnşirah:5-6) gerçekten büyük bir nimettir.

Şu bir gerçektir ki, Medine’ye hicret eden ve yeni kurulacak düzene sıfırdan başlamak zorunda kalan yardıma muhtaç insanlara rahmet kanatlarını açanlar da olmuştur. Adına ‘Ensar’ dediğimiz yiğit yardımcılar, onlarla yurdunu-yuvasını, evini-barkını, ekmeğini-aşınızı bölüşerek 14 asırdır unutulmamış ve hiçbir zaman da unutulmayacak bir destanın kahramanları olmuşlardır.

Yeni Hicri yıla girerken bizlere düşen görev; bir önceki yıla göre daha duyarlı, daha sorumlu ve daha umutlu olmanın formüllerini aramaya dikkati çeken Türkmen, “Cennet yurdumuz Türkiye’mizden ve dünyanın değişik ülkelerinden Avrupa’ya ve özellikle Almanya’ya hicret eden milyonlarca muhacir vardır.

Bizler gurbetin çocukları olarak, bu güzel diyarda hem muhacir olmanın onurunu yaşıyor, hem de alın terimizi ve kazancımızı yardıma muhtaç insanlarla paylaşarak onlara ‘ensar’ olmanın sevincini yaşıyoruz.

Bizler barış elçileri olarak, bu güzelim topraklarda hep birlikte büyüttüğümüz emek ağaçlarını, hiçbir kötü niyetli insan ve grubun kurutmasına fırsat vermeyeceğiz. Hoşgörü ikliminde açan sevgi çiçeklerimizin kuruyup solmasına da asla izin vermeyeceğiz.

Yeni Hicri yıla girerken bizlere düşen görev; bir önceki yıla göre daha duyarlı, daha sorumlu ve daha umutlu olmanın formüllerini aramaktır.

Bizler, iki günü birbirine eşit olanın kaybedenlerden olduğunu ifade ederek hayata daima katma değer kazandıran bir peygamberin ümmeti olarak, hayatımızı muhasebesiz ve özeleştirisiz sürdüremeyiz.

Muharrem ayının gelişiyle birlikte Ehl-i beytin gözbebeği, Hz. Muhammed Mustafa’nın torunu Hz. Hüseyin’in Kerbela’da şehit edilmesini de unutamaz, bu vesileyle en yüce hicretin Hakk’a hicret olduğunu bir kez daha idrak etmiş oluruz.

Muharrem ayının özellikle onuncu günü evlerimizde hazırladığımız ve komşularımızla da paylaştığımız aşure tatlımız bile, akledenlerimiz için sıradan bir tatlı olmamıştır. Farklı besinlerin, farklı renklerin, farklı tatların aynı tabakta birlik beraberlik mektebine dönüşmesi ne kadar da anlamlı bir öğretidir.

Bu vesileyle 31 Ağustos 2019 Cumartesi günü başlayacak olan hicri yeni yılın, birlikte atacağımız güzel adımlarla, İslam alemi başta olmak üzere tüm insanlığa hayır, bereket, huzur ve mutluluk getirmesini Yüce Rabbimden niyaz ediyorum.

Hicri yeni yılın tüm dünyaya esenlik ve barış getirmesini, kapanan kapıların açılmasına, yıkılan köprülerin yeniden onarılmasına vesile olmasını Yüce Mevla’dan temenni ediyorum.” ifadelerini kullandı.

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu